Kahvenin Tarihçesi

Kahvenin Tarihçesi

Coffea sözcüğünün Arapça gahva sözcüğü kökenli olduğu ileri sürülmektedir. Gahva adının, kahve ağacının yetiştiği Etiyopya’nın Kaffa bölgesinden esinlenilerek verildiği ileri sürülmektedir. Gahva aynı zamanda uyarıcı anlamına gelmektedir. İngilizce coffee, italyanca caffe, Fransızca, İspanyolca, Portekizce cafe, Almanca Kaffee sözcükleri Türkçe kahve sözcüğünden gelmektedir.

Anavatanı Etiyopya’nın Kaffa bölgesidir. Günümüzde birçok ülkede tarımı yapılmaktadır.

Kahvenin ne zaman, nerede, kimin tarafından ve nasıl bulunduğuyla ilgili bir çok efsane anlatılmaktadır ancak kesin bir bilgi yoktur.

Kahve başlangıçta ilaç ve gıda maddesi olarak kullanılmıştır. Bedeviler çölde yaptıkları uzun ve yorucu seyahatlerinde kuru kahve çekirdeklerini dövüp yağla karıştırıp uyarıcı, dinlendirici olarak yermiş. Sonraları kurutulmuş kahvenin meyve kabuklan, kahve çekirdekleri ve kuru kahve yapraklarından yapılan içecek şarap yerine içildi. Kahve çekirdeği ilk olarak 13. yüzyılda kavrulmaya başlandı. Habeşistan’da kahveye bun, içmek için yapılan kahveye bunkum denirdi. Arabistan’da ve İran’da kahve yetişmemesine rağmen Araplar ve Persler kahve içiyordu.

Kahve çok pahalıydı, kervanlarla Etiyopya, Habeşistan ve Somali’den geliyordu. 16. yüzyılda Mısır, Suriye, Filistin ve Hicaz’ın Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasıyla kahve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde büyük önem kazandı, ordu erzağına dahil oldu ve ordu kahvesiz savaşa gitmedi. Kahvenin kadınların doğum yapmasını kolaylaştırdığı ileri sürüldü. Hatta bir fermanla kocanın eşine kahve içmeyi yasaklaması yeterli boşanma nedeni kabul edildi. Kahve su ve ekmekle eş değer sayıldı.

Halepli tüccar Hakem ile Şamlı Şems efendi 1554 yılında Tahtakale semtinde İstanbul’un ilk kahvehanelerini açtılar. Bu kahvehanelere o zaman Mekteb-i irfan deniliyordu. Kahve kısa bir süre sonra satranç oynayanların ve düşünürlerin sütü olarak adlandırıldı. Kahvehanelerde kitaplar okunuyor, sohbetler ediliyor, satranç ve tavla oynanıyordu.

Dönem dönem devlet otoritesi için tehlike oluşturduğu endişesiyle kahvehanelerin aleyhinde kararlar alınmıştır. Sultan III. Selim döneminde kahvehanelerin kapatılması yönünde çabalar gösterilmiştir. Sultan II. Mahmud yaptığı reformların engellenmesini önlemek amacıyla birçok kuruluşun toplandığı kahvehanelerin kapatılması için karar almıştır. Sultan II. Mahmud’tan sonra saray kahvehaneler aleyhinde hiçbir şey yapmadı, ama kahvehanelere ispiyonlarını göndererek halkın nabzını tutmayı da ihmal etmedi. Kahve içilen ilk mekân Venedik’te 1645'de, Londra’da 1652'de, Marsilya’da 1659'da, Den Haag ve Ams-terdam’da 1663'te, Paris’te 1673'te, Hamburg’da 1679'da, Viyana’da 1683'te, Berlin’de 1721'âe açılmıştır.

İlgili Yazılar

Ürünlerimizden